İlim Ahlak Hareket

Ara
Close this search box.

Siyaset, Partizanlık, İhtilaf ve İttifak

14-Davet-Mektebi-Dergisi-Siyaset,-Partizanlık,-İhtilaf-ve-İttifak-kapakBirçok kesimin manevi dinamiklerimizi güçlendirecek ahlak, ibadet, yardımlaşma ve amel konularında mesai harcamaları gerekirken ne yazık ki her insanın/oluşumun/grubun ayrı düşündüğü, farklı yorumladığı, farklı açılardan baktığı konulara daldığını görmekteyiz. Üzerinde tartışılan birçok konunun da insanlık tarihi boyunca sonuçlanmış şeyler olmadığını da ayrıca ifade etmek gerekir. Tartışmak, farklı düşünmek insanın fıtratında olan önemli bir özelliktir. Daha önemli olan ise; farklılıklarımızı konuştuğumuz bir zaman ve zeminde, bizi birbirimize bağlayan binlerce konunun olduğunu da unutmamamızdır. Ayrı değerlendirme ve farklılıklar ‘bir’ ise, birlik ve beraberlik ruhunu sağlayan konular ‘bindir’! Başlıkta vermeye çalıştığımız konular sürekli canlılığını koruması açısından ele almak istediğimiz konulardır. Belli bir perspektifin ve ortak noktanın belirgin bir şekilde görünmesi adına göstereceğimiz bu çalışma, Yüce Allah nasip ederse bir yazı dizisi şeklinde olacaktır.

14-Davet-Mektebi-Dergisi-Siyaset,-Partizanlık,-İhtilaf-ve-İttifak-7Ancak bu dizinin ilk yazısını tamamen Üstad Hasan el-Benna’nın (rh.a) günümüz şartları açısından önemli olduğunu düşündüğümüz bir pasajına ayırıyoruz. Ele almaya çalışacağımız konular düşünüldüğünde, kendisinin engin anlayışı ve tarafları birleştiren mutedil üslubundan dolayı -gerek içerik ve gerekse yaklaşım tarzı değindiği konular hayatiyet taşımaktadır. Üstadın Mısır ve o dönem şartlarında ifade ettiği konular, dünün bugüne ne kadar benzediğini göstermesi babından ilginçtir. Üstadın parti ve particilik olarak ifade ettiği noktalar, isimlerden bağımsız, ülke olarak içimizde ciddi bir sızı olarak devam eden meselelerimizdir. Parti derken; particiliği, partizanlığı, kör tarafgirliği, insafsızca önyargıyı, iyi kötü ne varsa ciddi muhalefet ve eleştiriyi anlamalıyız. Particilik anlayışının temelinde ayrılıkları derinleştirmek/kökleştirmek olduğunu unutmamamız gerekmektedir. Dün yaşadığımız dertlerin bugünkü dertlerimize ne kadar benzediğini hatırlatarak sizi Üstadımız Hasan el-Benna’nın geniş ufuk ve ileri görüşlülüğüne bırakıyoruz. Unutmayalım; tarih tekerrürden ibarettir! Bir medeniyet inşası derdinde olanların geçmişten bağımsız hareket etmeleri düşünülemez.

14-Davet-Mektebi-Dergisi-Siyaset,-Partizanlık,-İhtilaf-ve-İttifak-4Muhterem Kardeşlerim!

Siyasetin bir diğer manası da particiliktir ve üzülerek belirtelim ki, siyaset denince çoğumuzun zihninde -yanlış bir şekilde- siyasetin bu manası belirmektedir.

Benim, siyasi partiler hakkında bazı şahsi görüşlerim var, fakat hiç kimseyi bu görüşleri kabul etmeye zorlayacak değilim. Çünkü, önemli olan benim veya başkasının düşüncesi değildir. Ancak, kendi görüşlerimi insanlardan gizlemek de istemiyorum. Zira, topluma nasihat etmenin, hele hele böyle bir dönemde, zorunlu bir görev olduğunu düşünüyorum. Bu da beni, görüşlerimi gayet açık ve net bir şekilde insanlara açıklamaya sevk ediyor. Şu hususun da iyice anlaşılmasını istiyorum: Ben, siyasi particilikten bahsederken bir partiyi eleş- tirip diğerini övmeye, birini tercih edip diğerini yermeye, birinin eksiklerini belirtip diğerini temize çıkarmaya çalışacak değilim. Benim derdim bu değildir. Ben sadece İslâm’ın bu konudaki temel ilkelerinden ve bunlara bağlı olan neticelerden bahsedeceğim. Partileri yargılamayı ise tarihe, kamuoyuna ve kaçınılmaz olan hesap günündeki Allah’ın hükmüne bırakıyorum. “Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki, kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok şefkatlidir.” (Al-i İmran, 3/30)

Kıymetli kardeşlerim!

Ben siyasi particiliğin, bazı ülkelerdeki özel bazı şartlarda caiz olsa da her ülkede caiz olmadığına inanıyorum. Hele hele Mısır’da, özellikle de yeni bir sürece girdiğimiz şu dönemde siyasi particiliğin asla caiz olmadığını düşünüyorum. Şu an içinde olduğumuz bu süreçte, toplumumuzu güçlü ve sağlam bir yapıyla yeniden inşa etmek istiyoruz. Bunun için de tüm gücümüzü birleştirmemiz, bütün imkanlarımızı seferber etmemiz, tam bir istikrarı yakalamamız ve kendimizi tamamen ıslah çalışmalarına hasretmemiz gerekiyor. İç ıslahat konusunda çok kapsamlı ve uzun süreli bir metoda sahibiz. Bu metodu uygulamak için tüm gayretimizi sarf etmemiz ve böylece bu canlı, dinamik, enerjik, her türlü ilerleme vasıtasına sahip, fakat tek eksiği mükemmel bir yönetim ve doğru bir yönlendirme olan bu milleti kurtarmamız gerekiyor. Ancak bu yöntemle faydalı ve verimli oluşumlar gerçekleşecek; bu millet zayıflık, fakirlik, cehalet ve zillet gibi ilerlemeye engel olan yıkıcı unsurlardan kurtulabilecektir. Bahsettiğimiz ıslah metodunun ayrıntılarını şimdi değil, başka bir zaman özel olarak ele alacağız. Fakat biliyorum ki, omuzlarımızdaki bu yükün ve her türlü dâhili ıslah faaliyetleri uğrunda çekmemiz gereken zahmet ve meşakkatin ağırlığını hepimiz çok iyi hissediyoruz.

14-Davet-Mektebi-Dergisi-Siyaset,-Partizanlık,-İhtilaf-ve-İttifak-2Biz bu ülkede daha önce iki kez birlik ve bütünlüğü sağladık, bunu tecrübe ettik. Her iki sefer de kalkınma tarihimizin en parlak sayfaları oldu. Birincisi diriliş ve kalkınmanın başlangıcıydı. Bütün toplum birlik kurarak tek saf halini aldı ve bu ülkeyi gasp eden sömürgecileri korkutan bir bütünlük içinde, hakkını almak için harekete geçti ve bu birliktelik karşısında zalimlerin gücü zayıflayıp yok oldu. İkinci bütünlük hareketi ise vatan cephesinin oluşumuyla gerçekleştirilmişti. Bu hareket, bir nebze de olsa ileriye doğru bir atılım sağlamış, vatanı bir adım daha ileriye götürmüştü.

Tefrikanın, bölünmüşlüğün acısını ise defalarca tattık. Her seferinde de gücümüzün parçalanıp dağıldığını, gayretlerimizin boşa gittiğini, her işimizin bozguna uğradığını, ahlakın yok olduğunu, nice ocakların söndüğünü, akrabalık ve dostluk bağlarının koparıldığını ve birbiriyle kavga edip duran rakiplerin bu halinden sadece düşmanlarımızın istifade ettiğini acı bir şekilde gördük.

Değerli kardeşlerim,

İnanıyorum ki, yabancıların bu ümmetin iç işlerine müdahale etmelerine olanak sağlayan tek şey, bizim birbirimize sırt dönüp ayrılığa düşmemiz ve bu çirkin particilik sistemine uymamızdır.

İki partiden biri kazanıp diğeri kaybettiğinde hemen dış düşmanlar tuzaklarını kurup fırsat kollamakta, birini diğerine karşı kışkırtmakta; tıpkı, ayrı iki kedinin üstündeki keneler gibi her ikisini de sömürüp durmaktadırlar. Tüm bunların halka faturası ise bağımsızlığını, izzetini, ahlakını ve çıkarlarını kaybetmekten başka bir şey olmamaktadır.

Kardeşler!

14-Davet-Mektebi-Dergisi-Siyaset,-Partizanlık,-İhtilaf-ve-İttifak-1Biz henüz tam olarak bağımsızlığını elde etmemiş olan, âdeta yarı bağımsız bir halde yaşayan bir toplumuz. Gözünü hırs ve açgözlülük bürümüş olan birçok düşman her yandan bizi kuşatmış durumda. Bağımsızlığımızı garantiye alıp bu düşmanları yok edebilecek tek şey birlik ve dayanışma ruhudur.

Tamamen bağımsızlığa kavuşmuş ve oluşumunu tamamlamış olan bazı toplumlar ayrıntıya dair bazı işlerde ihtilafa düşüp gruplara ayrılabilirler. Fakat gelişme yolunda olan toplumlar için bu asla uygun değildir. Zira, dünyada yaşanan olaylara baktığımızda artık her toplumun particilik sisteminden kurtulmaya çalıştığını veya her hususta birliği temin edip sadece görünüşte particiliğe devam ettiğini görüyoruz.

Ben, Mısır’daki mevcut partilerin gerçek parti olmaktan uzak yapmacık partiler olduğunu, bunların varlığının vatani etkenlere değil şahsi etkenlere dayandığını, bu partileri oluşturan şartların sona erdiğini ve bu sebeple artık bu sistemin de sona ermesi gerektiğini düşünüyorum.

Karşılıklı görüşmeler esasına dayanarak Mısır’ın bağımsızlığını talep etmek amacıyla ve tüm halkı temsilen Mısır el-Vefd Partisi kurulmuştu. Sonra bu partililer arasından, partinin görüşmelerdeki metodunu benimsemeyenler tarafından el-Ahrâru’d-Düstûriyyûn Partisi kuruldu. Fakat artık görüşmeler her yönüyle sona erdi ve dolayısıyla bu partilerin de görevi sona ermiş oldu.

Millet Partisi ise yeni bir sistem ve yeni bir anayasa oluşturmak için kurulmuştu. Bu anayasa tamamlandı, sistem de her yönüyle neticeye bağlandı. Böylece bu partinin de görevi sona ermiş oldu. Birlik Partisi ise partilerle saray arasındaki ilişkileri yeniden düzenlemek için kurulmuştu. Tüm bu şartlar sona erdi ve artık farklı yöntem ve tasarrufları gerektiren yeni şartlar oluştu. Bu partilerin devam etmesinin asla bir anlamı yok! Geçmişe dönmenin hiçbir anlamı yok! Gelecek bizi bekliyor ve çalışıp mümkün olan en hızlı şekilde yol almamız gerektiğini var gücüyle haykırıyor!

14-Davet-Mektebi-Dergisi-Siyaset,-Partizanlık,-İhtilaf-ve-İttifak-6İslâm Particiliği Onaylamaz

Kardeşlerim, tüm bunların ardından şunu söylemek istiyorum: İslam her alanda birlik dinidir; gönüllerin huzurunun, kalplerin temizliğinin, gerçek kardeşliğin ve bir tek toplum veya bir tek millet şöyle dursun, tüm insanlar arasındaki samimi yardımlaşmanın dinidir. İşte bu din, particiliği, grupçuluğu tasvip etmemekte ve reddetmektedir. Kuran-ı Kerim şöyle demektedir: “Hep birlikte Allah’ın ipine (İslam’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın.” (Âl-i İmran, 3/103) Hz Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ise, “Size derece bakımından namaz ve oruçtan üstün olan bir şeyi söyleyeyim mi?” buyurdu. Sahabiler, “Evet, ey Allah’ın elçisi” deyince o, “İki kişinin arasını düzeltmektir. Çünkü iki kişinin arasının bozuk olması amelleri “tıraş eden” bir fiildir. Dikkat edin; saçın tıraşı değil, dinin tıraşından söz ediyorum.” (Tirmizî, Kıyame, 56; Ebu Dâvûd, Edeb, 58)

İslam, particilik sisteminin sebep olduğu kavga, ayrılık, sırt dönme, kin, nefret vb. her şeyi şiddetle kınamakta, birçok âyet ve hadiste geçtiği üzere bunlardan sakındırmaktadır. Bu konunun daha birçok ayrıntısı bulunmaktadır ve hepinizin bunları çok iyi bildiğine inanıyorum.

Kardeşlerim!

Particiliğin seçimlerde ve seçimlerle ilgili tüm diğer hususlarda ana prensibinin muhalefet ve ayrımcılık olması ayrı bir husus, İslam’ın düşünce özgürlüğüne izin vermesi ve buna teşvik etmesi ayrı bir husustur. Bunlar farklı iki şeydir. Hakikati yani doğru olanı bulmak için araştırmaya ihtiyaç duyulan hususlarda işi iyi inceleyip araştırmak, farklı görüşleri dikkate almak gerekir. İster azınlı- ğın ister çoğunluğun görüşü olsun hakikat ortaya çıktıktan sonra herkes ona tâbi olmalıdır. Çünkü, İslam ümmeti her zaman bütünlük içinde olan bir toplum olmalı, önderleri de her zaman ittifak halinde olmalıdır.

14-Davet-Mektebi-Dergisi-Siyaset,-Partizanlık,-İhtilaf-ve-İttifak-5Kardeşlerim! Artık, Mısır’daki bu particilik sistemini sona erdirmek için seslerimizi yükseltmenin zamanı gelmiştir. Bunun yerine tüm toplumun düşünce ve eylem birliğini sağlayacak, ümmetin gücünü ve gayretini boşa harcamayacak olan uygun İslami bir sistem konulmalıdır.

Müslüman Kardeşler Teşkilatı, tüm bu görüş- lerini açıkça ifade etmeyi, bunları insanlara sunmayı, kendisinin hem İslami hem vatani hem de insani bir görevi olarak görmektedir. Müslüman Kardeşler, derin bir iman ve sağlam delillerle bu görüşlerini insanlara sunmakta ve güçlü temellere dayalı bir kalkınmanın da ancak bu fikirleri hayata geçirmekle mümkün olabileceğine inanmaktadır. “Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resûlüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfâl, 8/24)

 

SONSÖZ

Kardeşlerim!

Çoğu insan bu görüşleri işitince gülecektir belki de. Fakat bu kişiler artık kendi kendilerinden ümidini kesmiş ve Allah’ın mümin kullarına yardım edeceğini unutmuş olan kişilerdir. Bu kişiler, savunduğumuz şeylerin yeni şeyler değil, bizzat Hz. Peygamber’in (s.a.s) getirdiği, uğrunda mücadele ettiği, onun ardından ashabının da uygulamaya devam ettiği İslâmî ilkeler olduğu gerçeğinden gafil olan kişilerdir. Allah’a, elçisine ve kitabına iman eden her Müslüman’ın da tıpkı Hz. Peygamber (s.a.s) ve ashabı gibi bu ilkeleri uygulaması, onlar bu uğurda nasıl çaba göstermişse aynı şekilde çaba gösterip gayret etmesi zorunludur.

Kardeşlerim!

Siz ise tüm bunları kabul etmekte, Allah’ın, dilediğini yapmaya kâdir olduğuna inanmaktasınız. Bu inancınızın yanında ilmî delillere, tarihî bir birikime, önemli bir coğrafi konuma ve Hakk’ın desteğine sahipsiniz. Şu âyette sizin için bir müjde bulacaksınız: “Biz ise, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları (mukaddes topraklara) vâris kılmak istiyorduk.” (Kasas, 5) İyi bilin ki Allah sizinledir! Size düşen görevin ne olduğunu uzun uzadıya anlatacak değilim. Siz zaten bunun şuurundasınız. İnanın, samimi olun, çalışın, başarı ve zaferi bekleyin! Başta da sonda da tüm işler Allah’ın elindedir. O gün gelince müminler Allah’ın bahşettiği zaferle mutlu olacaklardır. O dilediğine yardım eder. O her şeye üstün gelen, gücü yeten ve çok merhametli olandır. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun…

Hasan el-Bennâ
Kaynak: Risaleler, Nida Yayıncılık
(Müslüman Kardeşler Öğrenci Komisyonu Öğrencilere Hitap)

Recep SONGÜL

Davet ve Kardeşlik Vakfı Yön. Kur. Başk

Bu Yazı Davet Mektebi Dergisinden Alınmıştır

Mesaj Gönder

Daha Fazla İçerik