Öte yandan Kral Faruk’un devrilmesi (1953) ve yerine Cemal Abdunnasır’ın gelmesinde de İhvan’ın rolü büyüktü. [211] Ancak İhvan’ın devlet ile olan ilişkilerinde bir değişiklik olmadı. İhvan, Kral Faruk’tan istediğini Cemal Abdunnasır’dan da aynen istemişti. Ancak, Hasan el-Benna’nın yerine geçen Hasan el-Hudaybi’nin Kral Cemal’a merhametle bakması bir şey değiştirmemişti. [212] Çünkü, 1954′de Nasır’ı öldürme komplosu bahane edilerek, Abdulkadir Udeh, Muhammed Fergali ve dört seçkin arkadaşının şehid edilmeleri sanırım Hudaybi’nin belini büken darbelerden biriydi.
İhtilal komitesi, 1954 yılında Abdunnasır’a yapılan suikastı ihvan’a mal etmek istedi. İhvan, sorumluluğunu defalarca reddetmesine rağmen suikast onların başına yıkılmış ve bir çok mensupları hapsedilmişti. İslam dünyasının protestosuna rağmen büyük hukukçu ve İslam alimi Abdulkadir Udeh, mücahid ve alim Muhammed Fergali, Yusuf Talat, İbrahim Tayyib, Handevi Duveyr ve Mahmut Abdullatif şehid edilmişlerdi.
1954 darbesinden sonra uzun zaman İhvan kendisini toparlayamamıştı. Hatta İmam Hudaybi tüm ümidini yitirmişti. Çünkü İhvan teşkilatı tamamen feshedilmiş, on binlerce mensubu zindanlarda çürütülmüştü. Aynı yıl Seyyid Kutub da tevkif edilmiş ve on beş yıl ağır hapse mahkum edilmişti
İhvan mensupları on yılı aşkın bir suskunluk devresi geçirdiler. 1938 Filistin doğumlu Salih Seriye bu suskunluğa razı olmamış ve hemen İhvan’ın eski liderleriyle yeniden ne yapılması konusunda temasa geçmiştir. Onlardan olumlu netice alamayınca, işin başına kaldığını fark etmiş ve hemen hareketi genç subaylardan teşekkül etmişti. Bundan önce de Zeynep Gazali (Mekke’de) Abdülfettah ile İhvan hareketim yeniden diriltmek için araların¬da karar alarak harekete geçmişlerdi.
1965 yıllarına gelindiğinde, İhvan tekrar güçlenip harekete geçince despot yöneticiler tarafından mevcut düzeni devirmek suçundan Seyyid Kutub’un yazdığı ‘Yoldaki İşaretler’ adlı kitap her tarafta toplatıldı ve akabinde kırk bin Müslüman daha zindanlara atıldı. Zindana atılan bu insanlar aleyhine öylesine bir kamuoyu oluşturuldu ki, gerçekten bunların terör olaylarına karıştığı yaygarası ile halkın zihninde İslami harekete karşı nefret uyandırmak amaçlanıyordu. Nihayet 1966′da hareketin öncülerinden üstad Kutup ile arkadaşları savunmasız bir şekilde idam edildiler. Diğer yandan Kutub’un kardeşleri Muhammed, Emine ve Hamide Kutuplar da hapse atılarak işkenceye tabi tutulanlar arasına alındılar.
1928′de Hasan el-Benna’nın İslam nizamını İhya etmek için kurduğu İhvan-ı Müslimin teşkilatı ile başlayan İslami hareket, çeşitli derelerden geçmiş, teşkilatın öncüleri ülkenin zalim despotları tarafın¬dan suikaste uğramış, kimileri asılmış, kimileri de işkence altında öldürülmüştü. Örgütün genel Mürşidi Benna 1949′da Kral Faruk’un ajanları tarafından; Abdulkadir Udehler 1954′de, Seyyid Kutuplar 1966′da Kral Nasır tarafından; Salih Sedyeler 1974′de, Mustafa Şükrüler 1977′de Abdusselam Ferecler 1981′de Enver Sedat tarafından; Halid İslambuliler de Hüsnü Mübarek tarafından şehid edilmişlerdi.