İsrâ ve mirac Allah resulüne, zor günler yaşadığı Mekke’den Kudüs’ ve melekût alemine hediye olarak yaptırılan kutlu bir yolculuktur. Bu kutlu yolculuk şerefli elçi için bir ikram iken mü’minler için bir imtihan idi. Bu yolculuk sonunda Ebu Bekir ‘Sıddîk’ olarak nitelendirildi.
Allah resulü (sav), İsrâ/Kudüs yolculuğunu başlatmış, Hz. Ömer ve beraberindeki Müslümanlar bu yolculuğun devamını getirerek bu mübarek belde ve çevresinin İslam’la şereflenmesine vesile olmuşlardır. Tarih boyunca Kudüs, Müslümanların izzet/onur göstergesi olmuştur: O aziz oldukça Müslümanlar da aziz olmuşlar ve kendisi işgal altında bir hayat yaşamaya zorlandıkça Müslümanlar da işgal, bölünme, geri kalmışlık, cehalet ve nice hastalıklara maruz kalmışlardır. Bugünkü halimiz de öyle değil mi?
Mirac’da, Efendimiz’e ve ümmetine namaz hediye edilmişti. “Namaz, mü’min’in miracı”ydı. Namazın korunması İslam’ın korunması; onun yitirilmesi İslam’ın yitirilmesidir. Namazını ve Kudüs’ünü yitirenler izzet ve onurunu niçin yitirdiğini sorgulayamazlar.
Mirac’ımız; uyanışımız, İslami yaşamamız, yükselişimiz ve kurtuluşumuz olsun; Rabbimiz, bu mübarek gecede hepimize rahmetiyle muamele etsin ve tüm İslam alemini zafere kavuştursun. Ülkemizi ve tüm Müslümanları kafirlerin ve zalimlerin şerrinden korusun.
Dr. Maruf Çelik
Davet ve Kardeşlik Vakfı Başkanı