Ülkemiz son günlerde çok kritik ve tehlikeli süreçlerden geçiyor. İnsanlarımızın huzurunu hedef alan kaos senaryoları, seksenli yıllarda sahnelenen oyunları andırıyor. O dönemlerde sağcı-solcu diye kamplaştırılan insanlar, bugün farklı şekil ve isimlendirmelerle kamplaştırılmaya çalışılıyor.
Birkaç gün önce ’’Sosyalist Gençlik Federasyonu’na’’ yönelik saldırıda hayatını kaybeden 32 gencin acısı hala tazeliğini korurken, önce Adıyaman’da bir askerin, sonrasında Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi, diğer taraftan dindar insanların İŞİD bahanesiyle taciz edilmesi, PKK’lı diye, bazı grupların gösterilerine saldırı ile karşılık verilmesi, İŞİD üyesi olmadığı halde sakallı olduğu için Adana’da 2 gencin infaz edilmesi, toplumsal barış ve huzurumuzu bozma dışında hiçbir şeye katkı sağlamamıştır. Özellikle herkesin bilmesi gereken bir husus şudur ki; bizim halkımız Müslüman’dır ve inandığı İslam dininin emirleri doğrultusunda sakal bırakır ve çarşaf giyer. Halkımızın birçoğunun eşi, çocuğu ve akrabası inancının gereği olarak ya sakallı ya da çarşaflıdır. Bir örgütün yaptığı bazı vahşi hadiseleri, yanı başımızdaki imanlı insanlara saldırma bahanesi olarak görmek düşmanlarımızın mumla aradığı kaosun ta kendisidir…
Şunu bilelim ki; Suruç’ta patlayan bomba ile yeni bir sürecin başlamasının adeta pimi çekilmeye çalışılıyor. Bölge üzerinde hesabı olan küresel güçler; bu saldırıların, bazı İslam ülkelerinde olduğu gibi camilerde ve çarşı-pazarlarda patlayan bombalarla devam etmesi arzusundadır. İstihbarat örgütlerinin Ortadoğu’da cirit attığını ve özellikle silahlı örgütleri çıkar, hedef ve stratejileri doğrultusunda kullandığını çok net görüyoruz. Küresel güçlere ait istihbarat birimlerinin, içine sızdığı örgütlerin eliyle karşılıklı eylemler düzenlenmesinin önü açılmak istenmektedir.
Bu tür girişimlerin; hiç kimsenin yararına olmayacağını, sadece küresel güçlerin keyifle izleyeceği bir sürece toplumu götüreceğini belirtmek istiyoruz. Hedeflenen öyle bir fitnedir ki, bu fitneyle önü alınamayacak bir kaos planlanmaktadır. Bu anlamda devletin güvenlik birimleri her türlü olaya hikmetli bir şekilde engel olmalı, tüm siyasi partiler basiretli ve ferasetli davranmalıdır. Acilen tüm partilerin katılımıyla, ‘’ŞİDDET VE ÇATIŞMAYA HAYIR’’ çerçevesinde bir araya gelinmelidir. Türkiye’nin 81 ilinde her kesimden insanlardan oluşan inisiyatif gruplarıyla; ‘’ŞİDDET VE ÇATIŞMAYA HAYIR’’ çağrıları yapılmalıdır. Çünkü halkımız, yıllardır devam eden çatışmalardan sonra, oluşan sükûnet havasının çözüm ile son bulmasını istemektedir. Toplumun barış ve huzuruna kast eden her hareket, toplumda karşılık bulmayacak ve sonunda halkımızın sağduyusu ile bu zorlu günler atlatılacak inancındayız.
Bu vesile ile bir haftadır devam eden olaylar neticesinde öldürülen gençlerin, asker ve polislerin acısını paylaşıyor, kederli ailelerine sabırlar diliyor, yaralılara acil şifalar temenni ediyoruz.
Rabbimiz bizleri; fitne ateşini söndürmeye çalışan ve kardeşlik hukukunu yücelten asil insanlardan eylesin!
