Vakfımızın Diyarbakır Temsilciliği ve Hay-Der, “Bir Oyun Bozucu Mavi Marmara Ve İslam Alemi” Konulu Mavi Marmara Şehitlerini Anma konferansı düzenledi. Konferansa; Prof. Dr. Abdul Fettah El- Awaisi (Beytülmakdis Çalışmaları Vakfı Başkanı), Muhammed Özkılınç (İlahiyatçı Yazar) ve Diyarbakır STK temsilcileri ve halkımız katıldı.

Kur’an tilaveti ile başlayan konferans, Mavi Marmara şehitleri ve Şehid Ali Haydar Bengi hocamız anıldı. Muhammed Özkılınç hocamız, Rabia işareti ile tüm salona coşku içinde Müslüman Kardeşler hareketinin 5 düsturunu söyletti: “Gayemiz Allah, Önderimiz Resûlullah, Düsturumuz Kur’an, Yolumuz Cihad, Allah Yolunda Ölmek En Büyük Arzumuzdur.”

Koma Dilên Azad, ilahi ve marşları ile Mavi Marmara Şehidlerini ve Şehid Ali Haydar Bengi’yi dillendirdi.

Konferansta konuşan Beytülmakdis Çalışmaları Vakfı başkanı  Prof. Dr. AbdulFettah Al Awais; “İsrail 7 yıl sonra yok olacaktır, mescid-i aksa özgür olacaktır, İran’ın bunda hiçbir katkısı olmayacaktır. Bu beldede bulunmaktan dolayı sevinç içindeyim. Selahaddin Eyyubi’ye Kudüs’ün fethi için Diyarbakır kadınlarının gül suyunu verdiği bu beldede olduğum için mutluyum. Mescidi Aksa için şehid olan Şehid Ali Haydar’ın memleketinde olduğum için mutluyum.

İsra ve Miraç olayında Resûlullah Mekke’den Kudüs’e gittiği zaman Mescidi Aksa’nın işgal altında olduğunu biliyor muydunuz? Peygamberimizin diğer peygamberlere namaz kaldırdığı yerin Bizanslılar tarafından işgal altında olduğunu biliyor muydunuz?

Allah Resulü Mescidi Aksa’dan döndüğü zaman istirahat mı geçti sizce, şu an ümmetin istirahat ettiği gibi mi acaba? Allah Resulü Aksa için bir şey yapmadığını, ya da ben zaten burada zulüm içindeyim sıkıntıdayım, Aksa’dan bana ne mi, dedi. Bugün ümmetin dediği gibi onlar kendi başlarının çaresine baksın mı, dedi.  Hayır Allah Resulü böyle yapmadı. Geri döner dönmez işkence ve sıkıntı içinde olduğu halde, Mescid-i Aksa’nın kurtuluşu için hazırlıklar yaptı. Allah Resulü (sav) Medine’ye hicret ettikten sonra da hazırlığa devam etti. Medine’deki insanlara Kudüs bilinci vererek Aksa’nın önemini anlattı, onları bilinçlendirdi. Allah Resulü (sav) Medine’de öyle bir ortam oluşturdu ki bütün insanlar Mescidi Aksa’nın özgürlüğü fikri ortaya çıktı. Sahabeler kendi sıkıntılarını anlattığı zaman Allah Resulü (sav) hep Mescidi Aksa’nın özgürlüğünü, oranın kurtuluşunu anlatıyordu.

Hz. Meymune, Resûlullah’ın hizmetçilerinden Resûlullah’a (sav) gelince Aksa için ne yapabilirim, dedi. Allah Resulü (sav) git orada iki rekât namaz kıl, dedi. Meymune de oraya nasıl gideyim Ya Resûlullah, dedi. Allah Resulü de (sav) oraya gidemiyorsan, o zaman oraya zeytinyağı gönder, dedi.

Bu hadis, Diyarbakır kadınlarına ulaştı, onlar da bunu okudu. Diyarbakır kadınları da bu bilinçle Selahaddin gibi bir yiğidi Kudüs için Aksa için ümmete hediye ettiler. Selahaddin de buraya kadınları değil erkekleri cihada götürmek için gelmişti. Duydu ki Diyarbakır halkı erkek gibi erkekti. Bu yüzden Diyarbakır’a geldi. Fakat Selahaddin Diyarbakır kadınlarını gözden kaçırmıştı. Diyarbakır kadınlarını, erkeklerden de erkek, hani derler ya haho, haho aynı öyle. Diyarbakır kadınları duydular ki Selahaddin buraya gelecek. Kadınlar, Selahaddin’den randevu isterler. Selâhaddin şaşırır, erkekler için geldim fakat kadınlar benimle görüşmek istiyor. Selahaddin’den bahsediyorum, öyle erkeklerin bile görüşmekten çekindiği, tir tir titrediği adamdan bahsediyorum. Diyarbakır kadınları bu adamla Selahaddin ile görüşmek istiyor.

Kadınlar adına Selahaddin ile görüşen sözcü kadın, Selahaddin’e, emanete sahip çıkabilecek misin, der. Selahaddin ise şaşkınlık içinde Allah’ın izni ile der sadece. Kadın, öyleyse buyur, çantasında çıkardığı bir kokuyu çıkartır. Hevsel bahçesinde bu baharda açan güllerden derlediğimiz bu gül suyunu buyur, der. Selahaddin buna hayret eder. Bunu ne yapacağım, bu şişe nasıl bir emanet diye düşünür. Fakat kadın düşünmesine bile izin vermez. Ve ey Selahaddin al bu kokuyu, Mescidi Aksa’yı müşrik ve kâfirlerden temizlediğin zaman Aksa’yı bu gül suyu temizle, onlardan bir iz bırakma, der. İşte Diyarbakır kadınların verdiği emanet bu kadar değerli ve ağırdı. Diyarbakır kadınları bana bu koku ile kesinlikle Mescidi Aksa’nın fethedileceğini aynel yakin ile öğretti. Selahaddin o kokuyu beş yıl muhafaza etti. Ta ki Aksa’yı fethedeceği güne kadar. Bu emanet Selahaddin’in Aksa’yı fethetmesine zemin hazırladı ve hız verdi. Selahaddin fetih zamanında o kokuyu alarak kendi elleri ile Mescidi Aksa’ya sürdü, Aksa’nın her tarafı Diyarbakır’ın gül suyu ile koktu. Diyarbakır kadınları böyle işte. Diyarbakır kadınları ve erkekleri bugün de bu gayret içinde.

Hz. Ömer, Ey Araplar sizler İslam ile şeref buldunuz, eğer siz İslam’dan başka din ararsınız zelil olur, şerefinizi kaybedersiniz, dedi.

Eğer bizler, Kürtler, Araplar Türkler İslam’dan başka yol seçersen sıfırız, yok oluruz. Bizler hesaba çekilirken ırkımızdan dolayı mı hesaba çekileceğiz? Kürtlere ayrı, Araplara ayrı, Türklere ayrı muamele mi yapılacak? Hayır, asla herkes Kur’an ve sünnet ölçüsüne göre hesaba çekilecek. İslam’da köle ve zayıf olan insanlar Müslüman olduktan ümmete komutan oldu, lider oldu. Kimsenin ırkına ve rengine yapmadı İslam. Bilal öyle, Selman öyle, Usame öyle, Zeyd öyle.

Hz. Ömer, Aksa’yı fethettiği zaman Bilal’e ezan okumasını ister, Bilal önce ezanı okumak istemez sonra ısrar edilir ve okur. Bilal, ezanı okur Muhammedur Resulullah’a gelince okuyamaz herkes ağlar, herkesin aklına Resûlullah’ın Kudüs ile ilgili hassasiyeti gelir ve tüm sahabeler hüzün ile hıçkırarak ağlar. Mescidi Aksa’nın toprakları sahabelerin gözyaşı ile ıslandı.

Filistin için, Kudüs için daha önce Kudüs ve Aksa tehlike altında, diyorduk. Şimdi ise Aksa yıkılmak üzere tehlikenin ötesine geçti. Ümmet ne yapıyor, Filistinliler için ne yapıyorsunuz, ne durumdasınız? Bir planınız var mı?

Mavi Marmara ile bir başlangıç yapıldı. 6 yıl önce bu başladı. O gemide ümmet vardı. Herkes vardı, her ülkeden Müslümanlar. La ilahe İllallah diyen herkes vardı. Afrika, Avrupa, Asya’dan. Mavi Marmara sadece bir gemi değildir, o Türkiye’den harekete geçmiş bir ruhtur, bir kampanyadır. Bu kampanya devam etmeli.

Diyarbakır olarak da sizi tebrik ediyorum, sizin camianızı tebrik ediyorum. Sizler bu dava için Ali Haydar’ı verdiniz. Ali Haydar’ın kanı Aksa için bir zeytinyağı, bir kandil olacaktır. Kan ile tutuşturulmuş bir kandil. Bu meşale asla ve asla söndürülemeyecektir. Ümmet harekete geçmiş artık, 6 yıldan bu yana. Bu program dahi Mescidi Aksa’nın kurtuluşu için bir adımdır.

Selahaddin zamanında Diyarbakır kadınların başlattığı kıvılcım Ali Haydar ve Mavi Marmara’nın 9 şehidi ile devam ediyor, edecek.

Sizlere şu müjdeyi veriyorum ki zafer çok yakındır. Mescidi Aksa’ya fatih olarak gireceğimiz zaman şu andan itibaren 7 yıldır. Ben bunu yıllardır söylüyorum ve 7 yıl sonra gelin bana hesap sorun. Allah’ın izniyle İsrail yedi yıl sonra yok olacaktır. 7 yıl sonra Mescidi Aksa İsrail’in elinden çıkacak ve İsrail diye bir devlet olmayacak. Şimdi siz diyeceksiniz Ortadoğu’nun durumu belli, Suriye belli, Mısır belli, Irak belli, nasıl olacak? Bu adam deli midir, diyeceksiniz. Hayır, asla, şundan emin olun ki Selahaddin zamanındaki gibi bir durumdayız. Kudüs’ün özgürlüğü Şam’dan geçer ve şu an Irak, Şam ve Mısır’da durumlar bu süreci hızlandırıyor.

Mescidi Aksa’nın özgürlüğünde şu an Irak’ta ve Suriye’de çocuklarımızı öldüren, kadınlarımıza tecavüz eden İran’ın hiçbir rolü ve desteği olmayacaktır.

Sizler Ali Haydar’ı bu davaya verdiniz, bundan sonra da ne yapacağınızı biliyorum, bu ortamda beni etkileyen bir sır var, bir gizem var ve inanıyorum ki sizlerle Aksa’da bu sırrı anlamış olacağız. Konuşmasını sonlandırdı.