Kamuoyuna Duyurulur
Müslümanların büyük acılar yaşadığı, insafsızca katledildikleri bir dönemde, kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilen ülkemiz, yeniden sancılı günler yaşamaktadır.
Binlerce evladını anlamsız bir savaşa kurban vermiş bu ülke, yaklaşık 1,5 yıldır sükûnetli bir dönem yaşıyor, herkesi kasıp kavuran ateş çukuruna düşmemeye çalışıyor. Bu ülke gezi olayları başta olmak üzere, dönemsel olarak yapılan bazı provakatif girişimlerden anlaşıldığı üzere hedefe konmuş bir ülkedir ve birliği bozulmak istenmektedir. Ülkemiz uluslararası belli odaklar tarafından geçmişe dönük yaraları kazınarak tekrar kaosa sürüklenmek istenmektedir.
Bizlere düşen bu büyük oyunu görmek, kanaat önderleri olarak, bilinçsiz bırakılmış halkımızı doğruya teşvik etmektir. Maalesef halkları Müslüman olan bu coğrafyanın evlatları, uzun yıllardır cehaletin, aşırılığın ve ihtilafın karanlığında bırakılmışlardır. Bu vecihle öncelikle halkımızı eğitmek, istenilen bilgi ve kültür seviyesine çıkarmak, aralarından sevgi ve muhabbet dilini diriltmek için ciddi emekler vermemiz gerekmektedir. Halkına ciddi ve sabırlı bir eğitimle kardeşçe bir konuşma dilini öğretememiş her oluşum ve siyasetin muvaffak olduğu görülmemiştir. Aksine kendini ve halkını sokak dili, çatışma dili, ayrışma diline teslim etmiş olacaktır.
Kobani meselesi üzerinden bir halk, zulmedilip yerinden ve yurdundan edilirken, bir diğer tarafta güvende olan insanlar rahatsız edilmekte, her taraf ateşe verilmektedir. Bunu fırsat bilen belli örgütler mevzi kazanmaya çalışmakta, kendilerince kazanımlar (!) elde etmek istemektedirler. Bunun bedelini ise sokakta öldürülen insanlar, aç ve açıkta kalan mazlumlar ödemektedirler. Bu durum, halkını ve insanının özgürlük ve rahatı için çalıştığını söyleyenlere yakışmamakta ve samimiyetlerini sorgulatmaktadır.
Büyük oyunu göremeyenler, her gördükleri inançlı kesimi düşman olarak görmekte, ırkdaşı ve dindaşı olan kardeşini katletmektedir. Kendini savunma psikolojisi içerisinde olan başka bir kesim ise, itidali koruyamamakta, kendini sokak diline teslim etmektedir. Bize düşen, acımızı içimize gömmek, muhabbet ve kardeşlik dilini kullanmak, hikmeti elden bırakmamak, acıya acı eklememektir.
Bu meyanda yaşanan bu elim olaylarda hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, bu fitne ateşinin bir an önce sönmesini Yüce Rabbimizden dileyerek aşağıdaki hususları kamuoyu paylaşıyoruz…
• Artık silahlar susmalıdır, insanların güvenliği tehlikeye atılmamalıdır.
• Barış ve Kardeşlik Süreci samimiyetle devam etmeli, provokasyonlara rağmen sonuca ulaştırılmalıdır.
• Hiç bir kimse kendini Kürt halkının nihai temsilcisi olarak görmemeli, bu konudaki kararı halkın hür iradesine bırakmalı ve halka güvenmelidir.
• İnancının gereği için yaşayan ve bunun için çabalayan insanlar hedef alınmamalı, Kürt halkının Müslüman olduğu ve tarihinde ağır bir İslami mirasın olduğu göz ardı edilmemelidir.
• Halkı sokağa çağıran ve şiddet dilini teşvik edenlerin, bu millete ihanet ettiklerini ve mazlumların öldürülmelerine sebep olduklarını ifade ediyor, bu davranışlarını kınıyoruz.
• Barış sürecini başlatan hükümet ve devlet yetkililerinin ise sorumlu açıklamalar yapmalarını, barış şartlarının konuşulduğu böylesine bir ortamda; karalayıcı, itham ve rencide edici açıklamalar yapmamalarını hatırlatıyoruz.
• İslam rahmet dinidir, beraberce yaşama dinidir, farklılıkların İslam çatısı altında toplandığı adalet dinidir, aşırılığı ve haddi aşmayı reddeden vasat bir dindir. Sağlam bir akide, doğru bir anlayış ve insanları kardeş kılan bir dindir. İslam’ı aşırı bir uç olarak yorumlayan, şiddet yanlısı olarak gösteren anlayışı reddediyor ve kınıyoruz.
• Müslümanlara topyekûn bir savaş açan başta Siyonist-Amerika olmak üzere batılı ülkelerin; bizim kaynaklarımıza, dinimize, kardeşliğimize göz diktiklerini, kendi ülkelerinde razı olmadıkları vahşet ve katliamı çok rahat bir şekilde bize getirdiklerini müşahede ediyor, Amerika'nın demokrasiyi getirmek (!) bahanesiyle girdiği bütün İslam topraklarında kan ve gözyaşının, tecavüz ve yıkımın olduğunu biliyoruz.
• Müslümanları mezhebi bir savaşa çekmeye çalışan, bu anlamda çeteleri sahaya süren, halkın kazanımlarını darbelerle yok etmek isteyen ve yaptıkları ifsatlara dosttan çok düşmana hizmet eden malum ülkeleri Allah'a havale ediyor, düşmanın ipiyle girdikleri kuyuda kalacaklarını hatırlatıyoruz.
• Gün kardeşlik günüdür, gün hikmet ve basiret içinde dayanışma günüdür, yol ayrımında olduğumuz ve sonu gelmez bir şiddet sarmalına çekildiğimizi iyice anlamaya çalışmamız gereken muhasebe günüdür.
• Allah yardımcımız olsun ve bu ümmetin evlatlarını bütün hain ve zalimlerden korusun.
Davet ve Kardeşlik Vakfı Başkanı
Recep SONGÜL