Vakfımız Beyoğlu temsilciliğinin her cumartesi düzenlediği sohbetlerin bu haftaki konuğu Vakıf başkanımız Sn. Recep Songül hocamız oldu. “Kurtuluş üçgeni; ilim, iman, amel” konusuyla yapılan sohbette Recep Songül hocamız özetle şu konulara değindi.
“Ne zaman ki ölüm gelip kapıyı çalar, işte o zaman insan ihmallerini telafi etme çabasına girer. Allah’a yalvarıp yakarıyor! Yarabbi beni dünyaya geri gönder, amel işleyeyim ama nafile! Dünya imtihanı bitmiş, hesap dürülmüş, kalem kırılmıştır. Böyle bir duruma düşmemek için çok çalışmalıyız. Bunun içinde kuvvetli bir imana sahip olmalıyız. Eğer imanımızı kuvvetlendirmek istiyorsak, Allah, kitabında peygamber ve ashabını bize örnek gösteriyor.
Yüce Allah sadık bir kul olmamız için efendimizi adres gösteriyor. Aynı şekilde efendimize arkadaş olan sahabeyi övüyor ve onları örnek almamızı emrediyor. Bizde bu güzide tabloya bakmamız gerekiyor…
İSLAM KARDEŞLİĞİ
Hz. Ebubekir (r.a) halife seçilince Hz. Ömer’i (r.a) Medine’ye “Kadı/hâkim” olarak atadı.
Hz. Ömer (r.a) tam bir yıl herhangi bir davaya bakacak bir olayla karşılaşmadı. Bu durum üzerine Hz. Ebubekir’den (r.a) bu görevden alınmasını istedi. Hz. Ebubekir (r.a) ona ‘zor olduğu için mi bu görevden alınmak istiyorsun Ey Ömer?’ diye sorduğunda o şöyle dedi:
“Hayır, Ey Allah Resulü’nün Halifesi, bilakis Müslümanların bu konuda bana ihtiyaçları yoktur!
Çünkü Müslümanlar birbirlerine karşı haklarını bildiklerinden tamahkârlık yapıp hakları olmayanı istemiyorlar. Vermeleri gereken bir hak varsa onu geciktirmeyip hemen yerine getiriyorlar. Herkes kendi için ne düşünüyorsa kardeşi için aynı şeyi düşünüyor! Bir Müslümanı uzun zaman görmeyince arayıp soruyorlar. Biri hastalanınca ziyaret ediyorlar. Muhtaç duruma düşene el uzatıp yardım ediyorlar. Başlarına bir musibet gelince birbirlerini teselli ediyorlar. Sürekli birbirlerine nasihat ediyorlar. En belirgin ahlakları ise ‘iyiliği emretmek kötülükten sakındırmaktır’
Böyle yaşayan bir toplumun ben hangi davasına bakabilirim ki?”
Sahabelerin çoğu belki bizim kadar ayet ve hadis bilmiyorlardı ama güçlü bir imana sahiptiler ve bu onları amele sevk ediyordu.
HAYIRDA ACELE ETMEK VE PRATİK OLMAK.
Malik b. Abdullah komutasında bir ordu Bizans’a doğru cihada çıkar, ordu komutanı orduyu teftiş ederken bütün askerler atlarına binmişken arada birisinin katırının yularını tutmuş yaya olarak yürüdüğünü gördü. Yanına yaklaşınca onun ilerlemiş yaşına rağmen cihada gelen sahabeden Cabir b. Abdullah (r.a) olduğunu gördü.
Komutan: ‘Ya Cabir neden atının üstünde değilsin?’ diye sordu.
Cabir (r.a) Allah Resulü’nün şöyle söylediğini işittim: “Allah yolunda ayağı tozlanan kişiye cehennem ateşi haramdır.”
Bunun üzerine komutan ordunun başına geçti ve yüksek bir sesle: “Ey Cabir neden atına binmiyorsun”? dedi. Onun amacını anlayan Cabir’de (r.a) yüksek bir sesle “Allah Rasulü’nün şöyle söylediğini işittim” “Allah yolunda ayağı tozlanan kişiye cehennem ateşi haramdır.” Bunu duyan bütün askerler atlarından inip yaya olarak yürüdüler.
Bizim sadece konuşan değil, bilakis amele, üretmeye, duyduğumuz hakikatleri hemen uygulamaya âşık olmamız gerekir.
Hocamız sohbetinde; ilim, iman, amel konulu birçok örnekler vererek sohbetini sona erdirdi.
Katılımın yoğun olduğu program anlamlı ve samimi bir hasbihal ortamından sonra son buldu.