Bursa’da Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde, Bursa İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı tarafından düzenlenen “Mescid-i Aksa ve 3. İntifada” programına Yurt Dışındaki Filistinli Âlimler Heyeti Genel Sekreteri Nevvaf Tekruri, Davet ve Kardeşlik Vakfı genel müdürü “Mavi Marmara gazisi” Muharrem Güneş ve 19 yıl İsrail tarafından mahkûm edilen ve “esaretten hürriyetine kavuşan mücahit” diye adlandırılan Majed Abu Kutaish katıldı.

Nevvaf Tekruri, konuşmasına, Türkiye Cumhuriyeti ve halkına teşekkür ederek başladı. Tekruri, İslam devletlerinin yaşadığı zorluklara rağmen, Filistin’in özgürlüğü için genç bir nesil türediğini dile getirdi. Suriye halkı bombalar altında hayatlarını geçirmesine rağmen Mescid-i Aksa ve Filistin’i unutmadığının altını çizen Tekruri, şöyle konuştu: İslam devletleri üzerinde oynanan oyunlara ve tuzaklara karşı birlik olunması gerektiğini belirterek, “Bir savaş alanına iman düştüğü zaman sonuç zaferden başka hiçbir şey değildir” dedi. “Irak da Filistin ile beraberdi ama bugün gördükleri bu halk, tekrar Filistin’i diriltecek, özgürlüğüne kavuşturacaktır. 1967’de İsrail, Filistin’i kuşatırken 6 Arap ordusuyla karşı karşıya geldi. Bu 6 ordu 6 günde maalesef Filistin’i savunamadılar. Aslında o gün İsrail güçsüzdü bu güne göre. Arap orduları daha güçlüydü. Mescid-i Aksa’nın kutsallığı da 6 günde gitti. Daha sonra İslam gençliği, inançları, imanları ve kahramanlıklarıyla bu topraklara girdiklerinde 51 günde İsrail hiçbir şey yapamadı, dar bir alanda kaldı. Bu İsrail kuşatmasına, zulme karşı imanıyla duran ve İsrail’e ‘dur’ diyebilen 2 bin 500 imanlı gençlerdi. İsrail askerlerinin o silahsız insanlardan nasıl kaçtığını gördünüz. Övünmek istemiyorum ama şunu bilin ki bir savaş alanına iman düştüğü zaman sonuç zaferden başka hiçbir şey değildir.”

Muharrem Güneş, “bizden sonraki nesil dönemimizin tarih kitaplarını okuduklarında, çok büyük bir olasılıkla, dünyada bir zamanlar yaklaşık dünya çapında yaşayan 30 milyon Yahudi’nin ve 1,7 milyar Müslüman’ın yaşadığını fark edecekler. Kutsal Mescid-i Aksa’nın 30 milyon Yahudi’nin kontrolü altında olduğunu öğrendiklerinde hiç şüphesiz şaşkına dönecekler. Daha sonra bunun sebebini araştırıp soruşturacaklar. Müslümanların o dönemde asıl önemli konuları ihmal ettikleri; küçük, önemsiz, kişisel çıkarlar uğruna tartışıp münakaşa ettikleri, hatta savaştıkları şeklindeki sonuçlara ulaşacaklardır. Müslümanlar, bir gün mutlaka işgal altındaki bu toprakları kurtaracak ve yeniden salih kimseler ve müminler yeryüzüne mirasçı olacaklardır.” dedi.